“Dünyayı parmak uçlarımla görüyorum.”
Bu tablolar doğuştan görme engelli ressam Eşref Armağan’a ait. Seneler önce belgeselde izlemiştim hayatını. Babasının ona bir kelebeği tarif etmesi ve kabartma olarak tanıtması üzerine dokunarak etrafını tanımaya, öğrenmeye başlıyor. Hiç görmediği bir dünyayı resimlere döküyor, dokunma duyusunu görme duyusuna dönüştürüyor. Sadece Türkiye’de değil bir çok yabancı üniversitede araştırma konusu olmuş, hikayesi o kadar güzel ve güçlü ki insan şaşırıyor. Beş sene önce sergisine gittiğimde hayranlığım daha da artmıştı.
( Sergiyi öğrenmem de başka bir tesadüf.) Bir arkadaşımla tramvaya yürürken öğrenme, hikayelerle kodlama ve resim konularını konuşuyorduk. Kendimi tutamayıp ona Eşref Armağan’dan bahsettim. Tramvaya binince “kafanı eğ bakayım deyip” hemen arkamda asılı olan sergi afişini göstermişti.
Kendimize çizdiğimiz sınırlar, içerisinde dönüp durduğumuz kalıplar, engeller… Bakmayı ve görmeyi öğrenirsek hepimiz birer hikayeyiz.
Bir yanıt yazın