Herkesin zamanı farklı diyorlar, herkesin zamanı kendine.

Sokakta yürürken, nemli havayla beraber iyice ağırlaşan kötü bir koku aldım. Birileri yakına çöpünü atmıştır diye düşünürken, yanımdaki kişi “hayır bu koku önünde durduğumuz ağaçtaki çiçeklerden geliyor” dedi. Sonra yanımdaki diğer kişi içimden geçenlere tercüman olmuş gibi “bir çiçeğe böyle kokmayı yakıştıramadım” dedi.

Elimdeki çiçeğe bakarken bu kadar güzel olup nasıl kötü kokuyorsun dedim. Çiçekler güzel kokar diye bir yargı oluşturmuşuz. Bir süre sonra onun canlı kanlı bir varlık olduğunu, beni duyuyorsa ve konuşabilse neler söyleyeceğini düşündüm. Sonra ağacın dikilme aşamasını, ne kadar zamanda çiçek açtığını, bundan da öte her çiçeğin mitolojik bir hikayesi vardır, onun da var mı diye merak ettim:

“Günlerden bir gün güzeller güzeli bir prenses güneş tanrısına âşık olmuş. Prenses sonunda cesaretini toplayarak, aşkını ilan etmiş. Fakat güneş tanrısı prensesin aşkını geri çevirmiş. Bu duruma çok üzülen prenses, üzüntüsünden canına kıymış. Bedeni yakılan prensesin külleri toprağa saçılmış. Her saçılan külün yerine yasemin çiçekleri çıkmış. Prenses o kadar üzülmüş ki, canını yakan güneş tanrısına olan aşkından, gündüzleri açmayı reddederek, şafak vaktine kadar dilediği gibi açıp, etrafa kokusunu yaymış. Bu aşk hikâyesi gereği, yasemin çiçekleri, geceleri şafak vaktine kadar açarak, yoğun olarak kokusunu yayarmış.”

Bir çiçeğin koku yaymak için saat kollaması gerçekten garip geldi ve yine çiçeklerin kadınla özdeşleştirildiği bu mitolojik hikaye Sinem Sal’ın ‘Bizim Zamanımız’ kitabından Mihrap karakterini hatırlattı. Kırılgan, yalnız ama bir o kadar da güçlü. Kendi hislerine ve hikayesine sahip çıkan bu kadın gibi bizim Yasemin Prenses de kendine kıymadan önce Mihrap’ın şu sözlerine benzer birkaç cümle söylemiş olabilir:

“Her şeyin bir zamanı olduğunu öğrendiğimden beri müthiş korku duyuyorum. Koskoca dağlar, denizler altı günde yapılmış mesela, bir portakal ağacı üç yılda meyve veriyormuş. Tanımlanmamış bir ağaç türüyüm diyelim ya da henüz yaratılmamış bir gezegen. Allah’ım beni kaç günde tamamlar sence? Ne kadar bekleyeceğim? Önümde bir örnek de yok. Herkesin zamanı farklı diyorlar, herkesin zamanı kendine. Ya ikimizin ki?”

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir