Hiç bulamayacaksak neden arıyoruz?

Hiç bulamayacaksak neden arıyoruz?

Ya bir pencereden bakarım ya da duvar diplerinde ararım, yürürken hep Ay’ı izlerim ki küçükken onun beni takip ettiğini sanırdım. Neden hep peşimizden geliyor? Hem şu an benim peşimdeyse başkaları onu nasıl görebiliyor, yukarıda asılı duran bu şeyi dünyadaki bütün insanlar nasıl aynı anda görebiliyorlar? Meğer göğe bakmak üzerine yüzlerce şiirler, şarkılar yazılmış o zamanlar pek bilmiyordum.

Feridüddin Attar’ın bir hikâyesi var. Bir saka, yolda bir başka sakayla karşılaşıyor ve diyor ki: “A kardeşim, bana bir tas su verir misin, çok susadım.” Diğer saka şaşırıyor: “Sende de var aynı kırba kardeşim, niye kendi kırbandan doldurup içmiyorsun. Susuzluğunu gidermiyorsun.” “Kardeşim, sen bana oradan bir tas su ver. Çünkü ben kendi suyumdan bıktım.”

Kendi suyundan bıkmak, büyümek biraz da bu sanırım. Hâlâ yürürken Ay’ı izliyorum, benim peşimden gelmediğini bilecek kadar büyüdüm ama yine de fotoğraftaki bulutun üzerinde gülen yüz emojisi olmadığını söyleyemezsiniz bana. Yani söyleseniz de bana ne.

“Hani ya nerede emoji? diyenler de, “evet orada kocaman gülen yüz emojisi var” diyenler de hepiniz haklısınız.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir