Kendisine kibrit toplayıcısı diyen birisiyle tanışmıştım. Bu ne demek diye sorduğumda “bayağı kibrit topluyorum, koleksiyonum var” demişti. Hadi ya neden kibrit diye sordum. (içinden saçma saçma sorular soruyorsunuz dediğini düşündüm 🙃). “Bir sebebi yok, hoşuma gidiyor her gittiğim ülkeden, şehirden, mekandan kibrit topluyorum” dedi.
Sonra hatırladım ki ben de ilkokula giderken taş topluyordum. Arka bahçede sabuna benzeyen minik renkli taşlar olurdu. Sabun taşı diye toplar saklardım. Aslında haklıydı insanın her eyleminde bir anlam olması gerekmiyor. Bazen sadece bizim bildiğimiz bir neden var ve bu hissi anlatmaya çalışmak saçma oluyor.
George Berkeley, uzak bir ormanda bir ağaç devrilirse ve çevrede hiç kimse yoksa ağaç devrilirken ses çıkar mı? diye soruyor. Tam hatırlayamadığım bir sözde de; “bakışımla karşılaşmasaydın yoktun, seni algım var etti” diyordu. Bakmak bir eylem, görmekse bilinçli bir çabadır.
Taşlara tekrar dönecek olursak Kemal Sayar’ın ‘Başı Sınuklar İçin Kılavuz’ kitabından bir bölümle, akıl ve mantık çerçevesinde cevaplayabiliriz bu soruyu: “çakıl taşı kendi asıl isimsizliğinde, öylesiliğinde dururken gözümüz ona ilişir ve onu güzel buluruz sözgelimi. O öylesine güzeldir, ama bakışımız onu kuşattığında ona dönük estetik yargımız devreye girer, rengine, şekline, büyüklüğüne bakarız. Oysa çakıl taşının bundan haberi olamaz, o kusurlu ya da kusursuz değildir ve ona iliştirilecek bir sıfata da ihtiyacı yoktur. Çakıl taşı zihinlerimizin öznel, keyfi ve suni ikilikleri tarafından bölümenmemiş bir evrende var olmaya devam etmektedir. Kendi öylesi var oluşunda kendi halinde var olmaya devam eder. Ona ilişen hiçbir bakış ve yargıdan haberi olmaz. Kendisi olarak kâinattaki varlığını devam ettirir.”
Yine de ben, her şeyin içine romantizm katabilen, felsefenin ve estetiğin doruklarına çıkaran Fars edebiyatına ve şair Sohrap Sepehri’ye inanmak istiyorum. “Çağır beni” şiirine kapılıp istediğimiz maddeyi manevi duygularla doldurabiliriz çünkü neden yapmayalım 🙃
“ve aşkın özelliğidir bu
kimseler yoktur
gel yaşamı çalalım öyleyse
paylaşalım iki görüşme arasında
gel birlikte taşın halinden bir şeyler anlayalım.”
Bir yanıt yazın