Okula gitmekten, sokaktaki hayvanlardan,komşunun zorba çocuklarından, evlerinin karşısındaki ekmek fırınında çalışan dilsiz adamdan hatta başı eğik yürürken çarptığı, sokağın başında duran büyük elektrik direğinden bile korkardı. Küçük kalbi çalar saat gibi gürültüyle, titreye titreye çarpardı.
Bir çocuğa yapılacak en büyük kötülük iradesi dışında olan şeyler için onu suçlamak ve korkularına duyarsız kalmaktır. Suçluluk duygusu ve korku ruhunu parçalar, hayatı boyunca parçaları bir araya getirmek için çırpınıp durur.
*Deli çocuğun güncesi/ Özgür Bacaksız
“Okuduğum kitaplarda kendime benzer bir şeyler aradım, bazı şarkılarda beni anlayacak hisler aradım, kendimi notaya dökecek zamanlamaları bekledim.
Bazı filmlerin içinde kendi karakterimi aradım, aradığım tek şey kendi yansımamı görmekti. Ama tüm bunlardan habersiz, varoluşumu dikizlerken çok şey yapmışım.
Kendi kitabımı yazmışım, kendi şarkımı söylemişim, kendi filmimi çekmişim. Başrol oynamışım. Söylemediler, görmedim, bilmedim. Aramaya devam ettim. Yansımalar dünyasında hep bir ışık aradım. Rolünü ezberlemeden sahneye çıkan tiyatrocu gibiyim artık.
Büyümem de, delirmem de, yalnızlığım da emeği geçen herkesin gözlerinden öperim.”
Bir yanıt yazın