Var mıyım, yok muyum? Vardım da neden yok oldum, hem yoksam neden var ettiler beni? Kitaplarda, hikayelerde, şiirlerde, birisinin öylesine söylenmiş sözünde, ne bileyim ima bile edilmeyen yerlerde arıyorum işte. Size değil kendime yenildim, kendi ayağıma bastım, kendi karnıma yumruk attım.
Ey beni var edecek olan bakış, yokluğum ne kadar umrunda? Sen beni bulamayacaksın ben hep yolunu gözleyeceğim. Yokluğun, boşluğun uslu çocuğu olmaya devam.
Arıyorum. Bir ara buluyorum da kendimi, az oturup sohbet ediyoruz sonra yine bir yerlere gidiyor.
Söyleyeceklerimi, sözcüklerimi toplayamıyorum. Onlar beni bulsun istiyorum.
(Franz Kafka / Babaya Mektup)
Şu ana kadar bu mektupta görece az şey sakladım, ancak şimdi ve bundan sonra [sana ve kendime] itiraf etmekte hâlâ fazlasıyla zorlandığım bazı şeyleri suskunlukla geçiştireceğim.
***
Senin karşında kendime güvenimi kaybettim, onun yerine sınırsız bir suçluluk bilinci geçirdim. (Bu sınırsızlığın anısıyla, eskiden bir kişi hakkında doğru bir şey yazmıştım: “Utancının kendisinden daha uzun ömürlü olacağından korkuyor.”)
Bir yanıt yazın